top of page

Başarılı Yaşlanma

Güncelleme tarihi: 18 Tem 2022





Yapılan araştırmalarda 2050 yılında dünya nüfusunun 2 milyara yakınının 65 yaş ve üstü yaş grubunun oluşturacak olması gerçeği, bilim adamlarını harekete geçirmiştir.

Başarılı yaşlanma konusunda bir sürü bilimsel çalışma yapılmaya çoktan başlanmıştır. Amaç, yaşlı nüfusu mutlu, sağlıklı ve verimli hale getirmektir.

Dünya sağlık örgütü (World Health Organization)Yaşlılık tanımında, yaş skalalarını tekrar belirlemiştir. Buna göre:

45-60 yaş orta yaş

60-75 yaş erken yaşlılık

75-85 yaşlılık

85 ve üstü yaş grubu çok yaşlılık olarak sınıflandırılmıştır.


Gerçekte tıbbın ilerlemesi, erken teşhis ve tanı yöntemleri ve yapılan bilinçlendirmeler sayesinde ortalama insan ömrü 80 ve üstü yaşlara çoktan kaymıştır.

Hatta şimdinin gençlerinin 100 ve üstü yaşları rahatlıkla göreceği düşünülmektedir.

Bu durum tabi ki sosyal ve ekonomik açıdan birçok olguyu da beraberinde getirmektedir. Artan yaşlı ve üretime katılmayan nüfus ülke ekonomileri ve sosyal sigortalar kurumları için de oldukça büyük yük durumundadır. Özellikle, batı ülkelerinde düşen doğurganlık oranları yüzünden genç nüfusların, yaşlı nüfusun ekonomide yarattığı yükü taşınması oldukça zorlaşmaktadır. Şimdilerde bazı ülkelerde kürtajın yasaklandığı haberlerini duymaktayız. İstenmeyen çocuğun doğrulması konusunda kadınların zorlanması adaletsiz gelse de, devletlerin genç nüfus yaratma çabası için kullanıldığı fikrini akla getirmektedir.


Diğer yandan ülkemizdeki emeklilik yaşı kadınlarda prim günü ve işe giriş yılı esasına göre minimum 50 yaş ve maksimum 61 yaştır. Erkeklerde ise minimum 55 maksimum 65 yaş dır. Belli başlı ülkelerdeki emeklilik yaşı: Fransa’da kadın ve erkeklerde 62 yaş, Almanya’da 65 yaş, Amerika’da 66 yaş, İtalya ve Yunanistan’da 67 yaştır. Ekonomik ve sosyal sebepler nedeniyle emeklilik yaşının 75 yaşa kadar yükseltilmesi konuşulmaktadır.


Geleneksel ve kültürel sebeplerden dolayı ülkemizde, orta yaş grubu, kendini yaşlı olarak sınıflamaktadır. Kendilerini üreten konumdan, en verimli çağlarında uzaklaştırmaktadırlar.

Oysaki orta yaş dönemi kişilerin hayat ve iş tecrübesinin oldukça iyi olduğu hem iş hayatına hem gençlere öğretecek birçok bilgi ve donanıma sahip olduğu bir dönemdir.

Aynı zamanda gençlerden de teknolojiyi kullanma konusunda destek alabilir ve kolaylıkla da öğrenebilirler. Orta yaş döneminde beynin öğrenme kapasitesinin düştüğü

fikri son derece hatalı bir varsayımdır. Çünkü düşen ezber yapma yeteneği yerini hızla akıl mantık yürütmeye ve bilginin hayatta hangi alanlarda kullanılabileceğini kavramaya dönüşmektedir.Diğer yandan çalışma hayatında aktif olmak, bireylerin kendini, değerli ve yararlı hissetmesinin bir yoludur.


Şu anda ülkemizdeki emekli ve yaşlı nüfusun en büyük kaygısı gelecek korkusudur. Dünyada yaşanan global krizden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan ülkemizde sene başından beri yapılan fiyat artışları çalışan nüfustan daha çok emeklileri korkutmuştur. Yeni gelir kaynağı yaratma sıkıntısı olan emekli konumundaki bireylerin, maaşlarının oldukça yetersiz kalmasına ve mevcut hayat standartlarının çok altında yaşam stiline zorlanmalarına sebep olmuştur. Yaşanan bu gelecek korkusu bireylerde depresyonun oldukça artmasına yol açmıştır.


Tüm bu bilgileri yan yana getirdiğimizde, özellikle devlet kurumları eliyle halkı bilinçlendirme kampanyaları yapılması ve orta yaşlı ya da yaşlı nüfusu üretime katmak için yarım zamanlı iş alanları yaratılmasında fayda vardır. Diğer yandan orta yaş ve üstü yaş grupları için yeni meslek kazandırma faaliyetlerine ağırlık verilmesi önemlidir. Bu faaliyetlerin belediyeler ve muhtarlıklar gibi yerel yönetimler tarafından yapılması hızlı aksiyon alınmasını kolaylaştırır. 50 ve üstü yaşlarda hobilerini işe dönüştürmek isteyen kişilere destek ve teşviklerin artması da bu yaş gruplarını üretime tekrar katmada faydalı olabilir. İlave olarak kişiler mevcut mesleklerinin uygun olması halinde, emeklilik sonrası bu mesleklerine yarı zamanlı olarak devam edebilirler. Ayrıca orta yaş ve üstü grup için yoga ve mindfulness gibi aktiviteler ücretsiz olarak düzenlenebilir. Bu çalışmalarda orta yaş ve üstü grupların duygu durumlarının düzenlenmesine de yardımcı olacaktır.


Yapılan araştırmalarda sağlıklı ve uzun yaşamın sırrının , mutlu aile yaşamı ile olumlu sosyal çevre etkileşimini ilk sırada göstermektedir. Kollektivist toplumlarda örneğin, Asya ve Afrika ülkelerinde hala geniş aile yaşamı devam etmektedir. Batı toplumlarında ise yaşam daha fazla bireysel olarak yürütülmektedir. Bu durum bireyleri özellikle yaşlılık döneminde yoğun bir şekilde yalnızlığa itmektedir. Bu sebeple, özellikle batı ülkelerinde yaşlılık döneminde evlilikler teşvik edilmektedir.Diğer yandan sosyal statü ve gelir

düzeyinin en az diğer faktör kadar etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Çünkü gelir düzeyi bireylerin kendini mutlu eden aktivitelerde yer almasını sağladığı gibi olası yaşanacak sağlık problemlerinin önceden farkındalığını sağlar ve olası sağlık

sorunlarında da tedavinin yapılmasını sağlayan en önemli etkendir.


Yaptığım koçluk seanslarında da çok sık fark ettiğim konu şudur: Ülkemizde, orta yaş grubu uzun yaşayacağına inanmadığı gibi uzun yaşamak da istemiyor, çünkü hayatının verimli olamayacağı ve sağlıklı olamayacağına inanıyor. Emekliliğin erken yaşta başladığı ülkemizde, kişiler çalışma hayatını kaçarcasına bırakıyor. Çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren bir hobi yaratma ve ona devam etme konusunda da bir aktivite devam ettirilmediği için yetersizlik ve değersizlik duygusuna kapılıyor. Ya da sadece torun bakma konusunu hayatının amacı haline getiriyor. Oysaki çocuklar hızla büyüyor ve henüz orta yaşlı olan emeklimize yapacak anlamlı bir iş kalmıyor. Devamında ne oluyor derseniz, kişi işe yaramadığı algısı ve değersizlik hissi ile mutsuz oluyor ve etrafını mutsuz ediyor. Yaşanan mutsuzluk sebebiyle oluşan bir sürü sağlık sorunu ile uğraşmak zorunda kalıyor. Kendini değersiz ve işe yaramaz hisseden bireyin iş yerine geçen faaliyeti, doktora gitmek, sürekli kendini dinlemek oluyor.

Çok sevdiğim bir söz var, önce ruh ölür, sonra beden. Ruhsalda yaşanan değersizlik hissi hastalık olarak geri dönüyor.

Bana göre kişilerin kendini aktif ve yararlı hissetmesi için sadece hobileriyle ilgilenmesi yeterli değildir. Yarattığı değerin bir kazanca da dönüşmesi gerekmektedir.

Örneğin, emekli olduktan sonra hasırdan sepet ve saksı veya halı vb yapmaya giden bir orta yaşlı kadının, bu ürünlerini sergileyip satarak maddi kaynak yaratması, kişiye kendini daha iyi hissettirir. Özellikle son dönemde internetten satış alternatiflerinin gelişmesi

orta yaş ve üstü grubun fiziksel olarak çok da kendini yormadan yapabileceği bir işe dönüşebilir.Yaşadıkları dönem itibariyle teknolojiye uzak yaklaşabilecek grup bu konuda gençlerden kolaylıkla destek alabilir.

Başka bir örnek verirsek, emekli olmuş bir öğretmenin branşına göre müzik, resim, matematik, türkçe dersi vermesi de mümkündür. Üstelik online ders verilebilmesi sebebiyle kişiler konfor alanlarından çıkmadan bu aktiviteyi gerçekleştirebilirler.

Ya da orta yaşlı emeklimizin, yeniden ilgi duyduğu bir branşta üniversite okuyarak ikinci mesleğini yaratması ve yeni mesleğini sonrasında icra etmesi de başarılı yaşlanma için örnek verilecek aktivitelerdendir.


Sonuç olarak genç nesil ve yeni doğanlar rahatlıkla 100 yaşını hatta üstünü görecek gibi duruyor. Başarılı yaşlanma konusu da şimdi olduğu kadar yakın geleceğinde çok önemli konusu olmaya devam edecek gibi duruyor. Mevcutta yapılan araştırmalar gösteriyor ki, başarılı yaşlanma konusu, hepimizin akıl yoluyla düşünerek bulacağı etmenlere bağlı. Bunlardan ilki sevgi ve yakınlık temeline bağlı olan sosyallik.

İnsan sosyal bir varlık ve ailesiyle birlikte olduğunda, sevildiğinin ya da ilgilenildiğinin farkında olduğunda daha uzun ve mutlu yaşıyor. İkinci ve diğer önemli etmen ise

gelir seviyesi, yani bireyin maddi imkanları. Kişilerin rahat yaşaması, gelecek kaygısı yaşamaması, düzenli sağlık kontrollerini yaptırarak erken tanı ve teşhisten faydalanması diğer yandan hastalanması halinde de tedavisini yaptırabilmesi maddi imkanların varlığına ve devamına bağlı. Üçüncüsü ise çalışarak, üreterek, fayda yaratarak ailesine, topluma yararlı olması, maddi kaynak yaratabilmesi kişiye kendini değerli ve faydalı hissettirir.












1 Comment


Güney Günday
Güney Günday
Jul 18, 2022

Fevkalade yazılmış bir yazı.

Like

©2018 by İpek Gezer. 

bottom of page