
Konya ziyaretimin anılarını aktarmak için yazıyorum bugünkü yazımı.
Bu kısa ziyaret günlük bir geziydi, sabah gidip akşam döneceğim diye düşündüm başlangıçta.Bu düşünce ile 5 şubat sabah 8 gidiş ve akşam 8 dönüş biletimi aldım.
Son bir senedir birkaç ayda bir Konya'ya ziyareti yapmayı adet edinmiştim.
Bu şehrin ,ruhumu ve enerjimi temizlediğine inanıyordum.
On line Check'ini de bir gece önce yaptım.Uçakta bana önerilen koltuk 8 C idi.Ne hoş bir tesadüf diye düşündüm.Sonsuzluğun sayısı 8 ile gidiyorum bu güzel şehre.Seyahatim tek günlük olunca bir sürü ziyareti bir arada yapmam gerekiyordu.Oldukça sakindim.Nasılsa yetişirdi.Benim isteğim olabildiğince derinleşmekti.İşaretleri takip ederek ilerlemek ve sezgilerimi kullanarak devam etmekti amacım ve öyle de yaptım.
Uçaktan indikten sonra acele etmedim.Havaş ile şehir merkezine gittim.Alaaddin durağında indikten sonra her zamanki gibi, gönüller Sultanı Mevlana ve Şems'in karşılaştıkları küçük anıtın önünde durdum.İki deniz'in karşılaşması olarak hayal ediyorumdu bu birlikteliği.O duyguyu hissetmeye çalıştım ve yürümeye devam ettim.
Tabi bu güzel şehre gelip Şems camisi ve Mevlana'yı ziyaret etmeden olmaz.
Onları da ayrı ziyaret ettim.Bedesten'de dolaştım ve resimler çektim.Dönem Korana
virüs dönemi olduğu için çok da oturacak yer yoktu.
Sonra düşünmeye başladım tam bir sene önce bu şehre geldiğimde ne hissettiğimi.Zaman çok yavaş akıyor gibi gelmişti ,Konya'da.Benim enerjim ise çok hızlı titreşiyordu.Bugün ise Konya'nın enerjisi ile benim enerjim uyumlanmış görünüyor.
Değişen Konya'nın enerjisi değildi, benimki idi.Korana virüs dönemi beni yavaşlatmıştı.Sakinlemiş ve dinginlemiştim.Daha önce koşuşturmaktan kendi üzerimde çalışmaya vakit bulamıyordum.Oysa bu sene bana oldukça iyi geldi ,kendimi çok daha iyi hissediyorum.Tam anlamıyla akıştayım, buna paralel olarak da hayatım daha bir kolay akıyor.Evet bunları düşünerek dolaşmaya devam ettim.
Bu şehre geldiğimde görüşmeyi ihmal etmediğim üstadı ziyarete gittim.Her geldiğimde ziyarette gitmeyi adet edinmiştim.
İlk ziyaretimi hatırlıyorum, ona kendimi anlatmaya çalışmıştım hatta çırpınmıştım.
Şimdi ise gittiğimde ,sakince gidip oturdum.Merak ettiklerim var sorabilir miyim ?dedim.
O anlattı ben dinledim.Sonra ilk ziyaretimi hatırlattım ona, güldü.Artık konuşmak değil dinlemek istiyorum dedim.İyi bir yerdesin dedi, artık hazırsın, değişim başlamış.
Birlikte güldük,bir saate yakın sohbet ettik ve oradan ayrıldım.Sonra Mevlana'nın çok yakınında her zaman gittiğim ve çok da memnun kaldığım Hich otele gittim.Bu gece burada kalacaktım.Merak ettiniz değil mi ? akşam 8 de dönmiyecek misin diye? hayır diyeceğim hemen size.Garip bir şey oldu ve ben dönüş biletini 5 şubat yerine yanlışlıkla 5 haziran tarihine almışım.Bunu fark ettiğim an yer olmadığı için değiştirme şansım olmadı.Eskiden olsa üzülüp hayıflanıp canımı oldukça sıkacak olan bu durum, bende acayip mutluluk yarattı.Kalmam gerekiyormuş diye düşündüm ve zamanımı güzel geçirmeye karar verdim.Sabahtan beri dolaşmış bir şeyler içmiş fakat henüz yemek yiyememiştim.Çok sevdiğim otel Hich'de kendime güzel bir yemek ısmarladım.Burası bana kendimi çok harika hissettiriyordu.Çalışanlar çok mutluydu ve buda otelin enerjisine yansıyordu.Müthiş güzel bir yemekten sonra kendimi oldukça tok hissederken garsonlardan biri geldi, bugün benim yaşgünüm ve arkadaşlar bana pasta almışlar size çayla ikram etmek isterim ,istermisiniz diye sordu? İnanamadım ve çok mutlu oldum.İstanbul'da böyle jestler kalmadı diye düşünmektende kendimi alamadım.
Tok olmama rağmen harika pastalarından zevkle yedim.Artık odama çıkmaya karar verdim.13 odalı otelin en güzel özelliklerinden biri odalarının bir adının olmasıydı.Bana denk gelen oda'nın adı KITA idi.Söylenen oydu ki, odanın isminin tersten okunuşu misafire bir mesajdı.Odamın tersten okunuşu ATIK'dı.Bana göre bugünün bana mesajı; arın,şifalan ve olumsuz düşüncelerini burada bırak da dön...İSTANBUL'a diyordu evren.
Bende öyle yapmaya karar verdim.
Akşam üstü hava çok güzel olduğu için küçük otel bahçesinde kaldım ve Mevlana'nın ışıklarını seyrettim..Otel'de benden başka İtalyan 2 aile ile ile Türk misafirler vardı.
Bu Otelin en güzel özelliklerinden biri de iç mekanının her yerinde kitapların olmasıydı.
Rahatlıkla istediğin kitabı okuma şansın vardı.Bende yazdığım ve yeni basılan kitabım "Mesaj yürü diye geldi" yi imzalayarak Hich otel ve çalışanlarına atfen orada bıraktım.Kitabımın enerjisinin Konya'da ve bu güzel otelde kalmasını istemiştim.
Gece saat 11 e kadar yazı yazmaya devam ettim.Çünkü o saatte odaya sıcak süt ile kurabiye servisi vardı ve ben bu servisi asla kaçıramazdım.O güzel kurabiyeleri ve sıcak sütümü içtim ve aldığım duşun da etkisi ile gevşeyen kaslarımı yatağa bıraktım.Sabah oldukça erken kalkacaktım çünkü uçağım 7.15'de idi.
Sabah uyandırma servisinin uyarısı ile kalktığımda kendimi oldukça dinlenmiş ve yenilenmiş hissediyordum.Bu Konya'nın etkisiydi.
Otelden ayrılırken, her gelişimde bana eşlik eden taksicimiz Abdullah Bey'in gelmesini istemiştim.O zaman öğrendim ki Abdullah Bey zaten otel'in çalıştığı taksi imiş.Çok hoş bir tesadüftü.
Aslında bana göre ;Abdullah bey taksici miydi ? turist rehberi mi , yoksa profesör mü? anlamak kolay değildi.Belki de hepsi idi.Sabahın 6 sında tanıdık bir hoşgeldin ile konuşmaya başladık.Sen bir kitap yazıyordun ne oldu diye sordu?Kitabım bitti ve otele 1 tane bıraktım diye söyledim ona.Kitabın konusunu bana anlatır mısın ?dedi.
Kitabım ;yaşamımdaki bir yıllık süreci anlatıyor.Sabah yürüyüşlerim sırasında duygularım, düşüncelerim ve yaşadığım olaylardan esinleniyor.Bunları anlatırken farkındalık yaratmayı hedefliyorum.Her gün ayrı bir konu ve ayrı bir başlıkla başlıyor.Böylece okuyucu beğendiği başlığı okuyabilir yada kendince önemli bir günde ne yazdığıma bakabilir. diye aktardım.Bu açıklamalar çok hoşuna gitti.Kitabının yazılış şekli, üstadın kitabının yazılış şekline benzemiş dedi.Evet dedim onun kitabını ben de okudum hayretle fark ettim ki yazım tarzımız benziyor.O hayatındaki hikayeleri derlemiş.Bense hayatımın 1 yılını anlatmışım.
İşte sevgili Abdullah Bey ile böyle sohbet ede ede havalimanına vardık.
Nisan ayında tekrar geleceğim dedim ,ayrılırken.
Bir tam güne ne çok şey sığdırmıştım....
Hoşçakal Konya....
コメント